AKSİYONUN ALTIN ÇAĞI
Aksiyon sinemasını Matrix öncesi ve Matrix sonrası olarak ikiye ayırsam sanırım haksızlık etmiş olmam. Matrix sadece aksiyon janrasını değil sinemayı değiştiren olağanüstü bir yapım oldu. Görsel efektleri, harika aksiyon ve dövüş koreografileri, seyirciyi sorgulatan senaryosu, içerdiği derin anlamlar, her yönüyle stilistik, yaratıcı sahneler, müzikleri, oluşturduğu dünyası ve daha birçok yönüyle Matrix sinema dünyasında atom bombası etkisi yarattı. Yaşım gereği Matrix’i anlayarak izlemem lise zamanlarımdaydı ve bu filmin çıkışından on yıl sonraydı. Kafayı yemiştim. Böyle bir filmin o zamanlarda yapılmış olması beni çok şaşırtmıştı. Devam filmlerini ilk film kadar iyi bulmasam da aksiyon sahneleri kaliteliydi diyebilirim(Matrix 4 hariç onu filmden bile saymıyorum.).
Matrix bilgisayar destekli görsel efekt (CGI) kullanımının
nasıl olması gerektiğini sektöre yaratıcı şekilde gösterdi. Doksanlar boyunca
gelişen CGI için yeni bir standart belirleyerek izleyici beklentilerini
değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda bu türün ne olabileceğine dair
varsayımlarımızı da değiştirerek film yapımcılarına hayal güçlerini
yakalayabilecek daha ciddi hikayeler yaratma şansı verdi. Wachowski kardeşler Asya'nın
savunma sanatı teknikleriyle Batının film ve CGI tekniklerini birleştirerek
ortaya stilize mükemmel aksiyon karışımını tutturdular. Wachowski'lerin söylediği
gibi, "Dijital bir gerçeklikle uğraşmaya başladığınızda, insanlar için
mümkün olanın sınırlarını gerçekten zorlayabilirsiniz. Dolayısıyla, eğer
'Matrix'teki karakterlerin bilgileri anında kafalarına indirilebiliyorsa örneğin,
Jackie Chan kadar iyi bir Kung Fu ustası olabilmeleri gerekir."
Matrix sonrası aksiyon janrası, öncesinde görüldüğü gibi hor görülmüyordu.
Bu türün içindeki potansiyel ortaya çıkmış gibiydi adeta. Seyirci daha fazlasını
istiyordu. Matrix’deki gibi nitelikli ve görsel açıdan doyurucu aksiyon filmlerini
bekliyorlardı. Nitekim sonrasında Matrix klonu olmaya çalışan ya da onun
izinden gitmeye çalışan birçok yapım türedi. Hiçbiri Matrix kadar sükse yapmadı
ya da başarılı olmadı. Zaten Matrix de kendi başarısını hiçbir zaman
perçinleyemedi. İlk film tutku projesiydi. Diğer filmler ise para projesiydi.
Stüdyoların çoğu da para odaklı aksiyon filmleri yapmaya başladılar. Arada yönetmenin
vizyonuna biraz daha izin veren stüdyolardan ortalama işler çıkıyordu. Arada da
tutku projesi diyebileceğim tarzda filmler geldi.
O zamandan günümüze kadar yüzlerce aksiyon filmi geldi. Ben
de iyi olduğunu düşündüğüm azımsanmayacak kadarını izledim. Bu yazının
devamında son 10 yılın en iyi aksiyon filmlerini derledim. Bu filmler aksiyonun
ön planda olduğu, bu sıfatı hak eden filmlerdir ve tamamen kişisel bir
listedir.
Mad Max: Fury Road 2015
Mad Max’in ilk filmini hiç sevmemiştim. 79 yapımı filmi hem
çok geç izlemiştim hem de dönemine göre oldukça düşük bütçeyle yapılmış bir
filmdi. George Miller’ın içinde anlatmak istediği şeyler vardı ama parası yoktu. Bu
yüzden ikinci filme de şans vermek istedim. İkinci film kıyamet sonrası çorak
toprakların atmosferini nefis veriyordu. Belli ki adamın yaratıcı vizyonunu
düzgün bütçeyle destekleyince böyle bir film gelmişti. Üçüncü filmi izlediğimde ise çok şaşırmıştım. Bambaşka bir hikaye anlatıyordu. Zaten Mad Max filmlerine bir
seri demek saçma olur. Hepsi birbirinden bağımsız filmler. Kendi içlerinde
başlayıp biten ve çoğu zaman karakterlerin isimleri aynı olsa da bağlantıları
olmayan filmler. Üçüncü film belli ki stüdyonun baskısıyla yaptırılmıştı.
İkinci bir yönetmen daha vardı. Filmi daha çocuksu yapmaya çalışmışlardı.
Sanırım Star Wars gibi Mad Max oyuncakları satmak istediler ama yemedi. Üçüncü
filmden tam 30 yıl sonra George Miller yeni bir ekip topladı ve Avusturalya’da
uzun, yorucu çekim sürecine başladı. Mad Max bir yolculuk öyküsüdür. Oldukça
kısa şekilde kıyamet sonrası çorak topraklarda bir savaş lordunun adamları
tarafından kaçırılan Max bir savaşçıya kan vermesi için arabasında tutsak olur.
Savaş lordunun generali Furiosa, savaş lordunun haremindeki kadınları da alıp yeni
bir hayat kurmak için kaçar. Max de peşlerinden sürüklenip onlara yardım
edecektir. Kısaca kedi fare oyunu gibi bir kovalamaca filmi. Oldukça basit bir
senaryosu var ancak sunumu ve kurgusu o kadar harika ki akıyor gidiyor. Tempo
öylesine tatlı ki gözlerinizi ayıramıyorsunuz. Filmi editleyen Margaret Sixel
sadece izlemesi bile 3 ay süren 470 saatlik çekimden bu filmi çıkardığını
söylemiş ve en iyi edit Oscar'ı almıştır. Filmin yüzde 80’ninden fazlası pratik
efekttir. CGI sadece gerektiği yerlerde kullanılmıştır. Bu da filmi asla
eskimeyecek en etkileyici aksiyon filmlerinden biri yapmaktadır. Benim de
izlediğim en iyi aksiyon filmidir. 9.5/10
John Wick: Chapter 4 2023
İlk filmine düşük beklentiyle başlamıştım çünkü Keanu Reeves, Matrix’den beri ortalama üstü bir filmde yer almamıştı. Kendisini sevsem
de ortalama bir oyuncu fakat mükemmel bir aksiyon oyuncusu olduğunu düşünürüm.
Nitekim John Wick filmi bittiğinde Keanu Reeves en iyi aksiyon filmi oyuncusu
ve John Wick yapılmış en iyi aksiyon sahnelerine sahip film olmuştu gözümde. Senaryo
olarak vasat bir intikam hikayesi olsa da sunum olarak başarılıydı. John Wick
serisi her devam filmiyle üzerine koyarak gitti. Her seferinde daha tatmin
edici aksiyon sahneleri ve başarılı dünya oluşturmasıyla sinema tarihinde belki
de görülmemiş bir istikrar gösterdi. Her seriden bir film alma gibi bir kural
belirlediğim için en başarılı ve aksiyon sahneleri anlamında en doyurucu
bulduğum son filmini almak istedim. Her aksiyon severin mutlaka izlemesi gereken
bir seri olduğunu düşünüyorum. 8.5/10
Top Gun: Maverick 2022
Tony Scott’ın yönettiği ilk filmi sevmiştim. Uzun yıllar
sonra izlediğimde bile it dalaşı sahnelerini izlenebilir bulmuştum. Bence ortalama
ve unutulası bir filmdi ama çok fazla savaş uçaklarını, aşkı ve güzel müzikleri
harmanlayan film olmadığı için Top Gun bunun ekmeğini yemiş gibi geldi. Farklı
bir şey sunarsanız alıcısı her zaman olacaktır. Yıllar geçti ve ilk film kült
olarak anılır oldu. Müzikleri, sahneleri her yerde paylaşılır oldu. Hayran
kitlesi büyüdükçe büyüdü. Tony Scott’ın ölümünden 10 yıl sonra 86’da çektiği
Top Gun’a bir devam filmi çekileceğini kim tahmin edebilirdi ki? Hiç beklentim
yoktu. Havalı it dalaşı sahneleri izleyip çıkarım diyordum. İyi ki sinemada
izlemişim. Böylesine eşsiz bir deneyimin tekrar geleceğini sanmıyorum.
Bildiğiniz savaş uçaklarına gerçek oyunları koyup o şekilde çekmişler
sahneleri. Görüntülere yalnızca uçak inince bakabiliyorlarmış.. Bu filme cidden bambaşka bir boyut
kazandırmış. Sahneler hiç olmadığı kadar gerçek görünüyor çünkü öyleler.
O dev it dalaşı aksiyon sahnelerinde sanki kokpitte siz otuyorsunuz gibi
hissediyorsunuz. Emek verilmiş ve karşılığı alınmış. Aksiyon sahneleri dışında
çok bir numarası yok. Oldukça basit ama sıkmayan temiz bir hikayeye sahip. Şunu
da belirteyim son yarım saatinde heyecandan yerinizde duramıyorsunuz. 8.2/10
Baby Driver 2017
Edgar Wright’ın en iyi filmi olduğunu düşündüğüm Baby Driver
bence türünün en keyifli filmlerinden biri çünkü içinde aşk var. Aşktan kastım
mükemmeliyetçilikle seçilmiş müziklerin aksiyon sahneleriyle olan aşkından
bahsediyorum. Baby karakteri soyguncular için kaçış sürücüsü olarak çalışan
yetenekli genç bir şoför. Sürekli kulaklıkla geziyor ve biz onun duyduğu
müzikleri dinliyoruz. Baby her zaman içinde bulunduğu ana, ortama ve olaya
uygun müzikler seçiyor. Bu müzikleri sanki bir filmin içindeymiş gibi yaşayarak
dinliyor. Örneğin soyguncular kapıdan çıkıp arabaya biniyorlar ve gazla
diyorlar. Baby ise şarkının tepe noktasının girmesini bekliyor. Öyle bir manyak
ama çok eğlenceli. Bu müzklerin sözleri, ritimleri sahnelere çok uyumlu
yedirilmiş. Müzikle barışık keyifli bir aksiyon filmi arıyorsanız Baby Driver
sizin için diyebilirim. Bu arada Baby’nin müzik zevki gerçekten harika. 8/10
Mission: Impossible – Fallout 2018
Geçmişte MI serisinin çok hayranı değildim. Brain De Palma
gibi üst kalibre bir yönetmenden çıkan farklı ilk filmin ardından bana göre çok
çizgisini bulamamış bir seri olarak ilerliyordu. İkinci film asyalı aksiyon
filmi yönetmeni John Woo’ya verildi. Başarılı bir yönetmen olsa da ajan filmine
ve MI filmlerinin o gergin temasına uymadı. Üçüncü filmi ise benim pek hazetmediğim
JJ Abrams’a verdiler. Film hiç risk almayan, yeni şeyler denemeyen, kendi
içinde twsitler yaratıp onları acınası şekilde bağlayan ortalama bir aksiyon
filmiydi. Yani çoğu Abrahams işinde olduğu gibiydi. Beş yıl sonra dördüncü film
geldiğinde şaşkın ve heyecanlıydım. Hayır önceki filmlerden dolayı değil. Yönetmeninden
dolayı çünkü MI’ın dördüncü filmi için yönetmen koltuğunda The Incredibles, Ratatouille
ve Iron Giant filmlerinin yönetmeni Brad Bird vardı. Sadece çok başarılı
animasyon filmleri çekmiş bu abimiz MI’ı aldı ve resmen yeniden başlattı. Ona
bir kimlik kazandırdı. Gergin ama yer yer tadında esprili bir yapısı vardı. Pierce
Brosnan’ın Bond filmleri gibiydi ve ekip ruhunu harika oturtmuştu. Filmde
bir ajan ekibinin olayları çözmesini izliyorduk. Tek adam her şeyi yapmıyordu.
Bu yöneyle diğer ajan filmlerinden ayrılıyordu. O noktadan sonra seri çizgisini
bulmuş şekilde yoluna devam etti. Beşinci filmi izlediğimde resmen hayran oldum.
Bu film harika bir aksiyon filmiydi. İçinde sizi şaşırtan ajanlık numaraları,
twistleri, ihanet, her şeyi en iyi şekilde barındırıyordu. Eğer bu seriye girmek
istiyorsanız dördüncü filmden başlayabilirsiniz. Bence öncekilere dönmek gereksiz.
Beşinciye geldiğinizde çok tatmin olacaksınız. 8/10
Sicario 2015
Denis Villeneuve son zamanlarda favori yönetmenim. Blade
Runner 2049, Arrival, Dune derken resmen boş atmıyor. Sicario da Arrival ile
hepimizi büyülemeden önce çektiği aksiyon-suç filmi. Filmde kısaca birçok
polisi tuzakla öldürmüş bir kartelin peşine düşen FBI ajanlarının
çıkmazları konu alınıyor. Film biraz ağır ilerliyor ancak kopmanıza izin
vermiyor. Aksiyon sahneleri oldukça gerçekçi. Listedeki diğer filmlerin aksine
daha karmaşık, dallanıp budaklanan bir senaryoya sahip bir aksiyon filmi.
Aksiyonun dibine vurmuyorsunuz belki ama bu filmde de aksiyon haricinde
bulacağınız birçok özel şey olacağına emin olabilirsiniz. Mesela mükemmel oyunculuklar.
8/10
Bullet Train 2022 (7.9/10)
Bu film anime estetiğinin filme uyarlandığı en iyi film
olabilir. Demek istediğim görsel olarak gerçekten harika görünen bir film.
Renkler, görsel efektler, sahneler ve çekimler hepsi göz alıcıydı. CGI bazı sahnelerde
fazla mı kaçmış diye düşündüm ancak bu filmin temasına oldukça uyumlu olduğu
için dert etmedim. Film kısaca, çok hızlı bir tren içerisinde çeşitli ve
bağlantılı amaçlarla bulunan suikastçıların çatışmasını anlatıyor. Film bir
kitaptan uyarlanmış. Evet bolca dövüş sahnesi içeren bu film bir kitap
uyarlaması ve kitabı okuyanlara göre başarılı bir uyarlamaymış. Karakterler ve
diyaloglar oldukça eğlenceliydi. Başta uzun diyaloglarla sizi biraz sıkıyor gibi
olurken film bir başlıyor, kolay kolay da durmuyor. Filmde oyunculuklar oldukça
iyiydi. Özellikle Brad Pitt yine döktürmüş. Özel bir şey yapmasa bile bu adamın
her role bu kadar adapte şekilde oynamasına bayılıyorum. 7.9/10
Nobody 2021
Nobody bir gece izleyecek film ararken denk geldiğim,
radarıma girememiş enfes filmlerden biriydi. Sevgili Saul Goodman’ımız Bob
Odenkirk’in başrolünde olduğu film standart Amerikan aile filmleri gibi
başlıyor. Ezik gibi görünen ve hayatından memnun olmayan bir adam var. Anlıyoruz
ki geçmişine olan bir özlemi var. Eğer izlerken biraz daha şaşırmak ve keyif
almak istiyorsanız burada okumayı bırakın ve gidip izleyin. Bu tür düşük
bütçeli (16 milyon $) bir filmden beklemeyeceğiniz kadar iyi aksiyon sahneleri
sizi bekliyor. Beni şaşırttı ve oldukça eğlendirdi. Son zamanlarda bu az
oluyor. 7.8/10
The Raid 2 2014
The Raid filmini ilk olarak Youtube’da denk geldiğim bir dövüş
sahnesiyle keşfettim. Oyuncular o kadar sağlam dövüşüyorlardı ki Matrix’den
beri gördüğüm en iyi koreografileri sergileyip, ondan daha gerçekçi bir
görüntüyle bunu sunuyorlardı. Doyurucu ve tok çevre etkileşimiyle birlikte seyir
zevki yüksek bir aksiyon sunuyordu. Filmi izlediğimde resmen aksiyona
doymuştum. Kısaca film bir grup polisin suçlularla dolu bir dev bir binaya
baskın yapmasını anlatıyor. Dredd filmiyle oldukça benzer bir konsepti var.
Hayatta kalmaya çalışan polis memurunun girdiği aksiyon sahneleriyle heyecan
yaşıyoruz Endonezya dövüş sanatlarına yakından ilgilenen Gareth Ewans isimli
yazar/yönetmenin ikinci filmiydi The Raid. İkinci film ise başka bir dünya çünkü ilk
filmi alıp her yönden geliştirmiş. Beklentileri aşmış ve en iyi aksiyon filmlerinin
arasına adını yazdırmıştır. İzlediğim en iyi uzak doğu koreografilerine sahip
film diyebilirim. 7.8/10
Kingsman: The Secret Service 2014
Kingsman filmini size şöyle tarif edebilirim. Casusluk, Guy
Ritchi ve Stilize aksiyonun dibi... Tabii ki filmi Guy Ritchi yönetmedi ama bariz
şekilde tarzından ilham alınılan kişi kendisi. İlk izlediğimde "Bunu Guy Ritchi
yönetmedi mi ya gerçekten?" derken buldum kendimi. İlginç şekilde bir yıl sonra
Guy Ritchi’den de benzer tarzda bir casusluk filmi geldi; The Man from
U.N.C.L.E.. Bu filmi de oldukça beğenmiş olsam da aksiyon anlamında Kingsman çok
daha etkileyiciydi. Matthew Vaughn Kick-Ass filminden sonra başarısını
perçinlemeyi başarmış. Filmde atletik bir gencin süper gizli bir casusluk
organizasyonuna katılması ve görevlendirilmesi anlatılıyor. Usta oyuncu
kadrosu, harika aksiyon sahneleri ve tadında mizahıyla ortalama üstü, seyir
zevki yüksek bir aksiyon filmi arayanlara Kingsman filmin tavsiye ederim. 7.8/10
Bunları izledikten sonra izleyebileceğiniz oldukça
beğendiğim, bahsedilmeyi hak eden, kaliteli aksiyon filmlerini de aşağıda
kendimce sıraladım;
Captain America: The Winter Soldier 2014 (7.7/10)
Snowpiercer 2013 (7.7/10)
Edge of Tomorrow 2014 (7.7/10)
Alita: Battle Angel 2019 (7.6/10)
Upgrade 2018 (7.5/10)
The Night Comes for Us 2018 (7.5/10)
The Old Guard 2020 (7.5/10)
'71 2014 (7.5/10)
Hardcore Henry 2015 (7/10)
Atomic Blonde 2017 (7/10)
Sisu 2022 (7/10)
No Time to Die 2021 (7/10)
Gayet güzel bir yazı👏 takipteyim
YanıtlaSilTeşekkür ederim🖤 İyi seyirler ve keyifli okumalar dilerim🎬
Sil